YİNE BİR HAYAL ATLADIK


Hayal gücüme giden tüm hayatlarda insanlar güneş gözlüğü takıyordu. Gözlerinde gizledikleri daha anlaşılmaz bir hal alırken, merak duygusu işkenceyi giderek artıran kişi ve kurumların hiç de hayal ürünü olmayacağı senaryolar yazıyordu. Her göze hitap eden büyüklükte harfler sandığım kadar büyük harflerle susmadığımı yüzüme vuruyor, ben yine küçük harflerle utanıyordum. Rengini belirleyemediğim uçak enkazları haneme sayı olarak yazılıyor, ben sevilen şarkı nakaratlarından tiz tonda yükselmek için yardım istiyordum. Baştan sona mutlu giden masallarıma çocuklar bile inanmakta güçlük çekerken, ben yine sadece beni kandırmış oluyordum. Zaten dışarıdaki eski püskü halıların, sağda solda bulunan lambaların, prens de olsa tanımadığımız adamların evde ne işi vardı?
Çok şık seçenekleri olmayan hayatın üzerimizde açık uçlu planları vardı. Her an her şey olabilecekken uzun zamandır hiçbir şey olmaması duygularımı tembelleştirdi. Ben gülünce geçer sandım. Güldüm, geçmedi. Hamdolsun.
Gençliğime bazen bahar gelir ama birileri Mikail’e kafa tutar; yağmur, kar, fırtına yer yer parça parça olurdum. Dağınık rüzgarlar kafamı karıştırır, kar bizim evden yağar, her temasta şimşek çakardı. Ama havayı toplamadan dışarı çıkmak yasaktı. Yine de çoğu mevsimden hallice…

İçimdeki siyahları bir araya gelmeleri  için ikna edemediğimden griye razı oldum. Sıcaklık ve basınç uygun olsa da hiç normal olmayan bu şartlar altında renkli hayaller kuramadım. Kabullenmesem de herhalde anladım: güzel günler diye bir şey varsa bile beyazım hep biraz kırık kalacak.

Yorumlar

Popüler Yayınlar