Temiz sözlü çocuklardık.

Bahçede oturuyorduk. Hava kapalı, yağmur geceden yağmış, yerler ıslak, karşılıklı susuyoruz. Hayatla aramıza tel örgüler girmiş, en çok kuşları kıskanıyoruz. Karşıdaki yoldan sürekli arabalar geçiyor, yağmur sularını etrafa saçarak çıkardığı sesler nedense hoşumuza gidiyor. Bir gün buradan arabayla geçmek istiyoruz, ama büyümek gerekiyor.
- "Kalk" diyorum, büyüyelim biraz.
- "Anlamadım"
- "Yürüyelim işte iyi olur yağmurda."
- Yağmur yağmıyor ki?
- Biz çıkınca yağar.
Biz çıkıyoruz yağmur yağmaya başlıyor. dışarıya attığımız ilk adımda gürlüyor gök. Aynı anda kafamızı kaldırıp ters ters bakıyoruz gökyüzüne. Sonra susuyor herkes, bütün sesler kesiliyor. Sonu tren istasyonuna varan bir yola giriyoruz, arabaların küstüğü bir yol. Yolun yalnızlığından aldığımız cesaretle sözlerini tam bilmediğimiz şarkılar söylüyoruz. Derdin kederin yazdırdığı şarkıları söylerken bağıra bağıra, anlam veremediğimiz bir zevk alıyoruz. Mesela batsın bu dünya derken çok mutlu oluyoruz, ağlatıp da gülenler bizi ilgilendirmiyor o sıralar. Biz, çok gülmeyi ağlamaya işaret sayıyoruz. Yolun kenarında bir hayvanat bahçesi var, elma şekeri satanlar şemsiye işine girmişler. Kapının önünde duruyoruz, bizden başka kimse yok, yağmur hızlanıyor, birbirimize bakıyoruz. Fatih, elma şekeri olsaydı girerdik der gibi bakıyor, ben de haklısın diyorum bakarak. Dil, tarihin karanlık dönemlerinde kabul edilmiş gizli anlaşmalar bütünü gibi bir şeydi, biz dil kullanmıyorduk ama anlaşmalara sadık kalıyorduk. Aynı anda aynı yöne dönüp aynı adımları atarak yürümeye devam ediyoruz.(resmi bir alışkanlık) Uzaklarda tren sesleri, yok saydığımız aslan kükremesi ve bizim sessizliğimiz. İçimden, bu aslanı diyorum ölünce nereye gömerler acaba? Fatih:"Acaba bu aslan kaç yıldır burada ölüyordur?" diyor dışından. "Yaşıyor diyecektin heralde" diyorum. "Yağmurda büyümek iyi geldi" derken gülüyoruz ölmekten.

Yorumlar

Popüler Yayınlar