Son otobüs kaçta?

Omuzlarımda demirden,  bir çift birinci sınıf bir yük, üzerimde mavi ve siyahın resmi ağırlığı. Saydam ağızlarda günüm, geleceğim. Gözlerim benden önce öğrenmiş konuşmayı, dokunmayı, ağlamayı. Her yerim soğuk dolmuş,  içimi çocukluğumdan kalma bir sıcaklık savunuyor. Son geceleri bunlar bitti bitecek sıcaklar.  Ve sahibinden saklar gibi çekinerek taktığım, parmaklarıma sarılmış bir kaba yüzük. Uzaklardan gelen bir sevgiliyi bekler gibi,  uyanıp her gecenin aydınlanacağı vakitte ve uzaklara giden sevgiliyi uğurlar gibi uyumak yeni bir güne. Sevdiklerin üzülmesin diye gözlerinden habersiz yalanlar söylediğin akşam saatlerinde sanki bir suçtan defalarca hüküm giymiş ve serbest bırakılmış gibi sesi gür ve net bir özgürlük parçası. Hayallerine kadar girmiş bir aza kanaat etme alışkanlığı sarmış etrafımı. Her duyduğu ezana "Aziz Allah" diyerek eşlik eden fakat sabah ezanında uyuyor taklidi yaparak gönlünü rahatlatan bir çocuk aklı. Her fırsatta uzakları anlatan ama bir türlü gitmeyen,  gidemeyen,  sürekli kendiyle çelişen bir hayal gücü. Daha hızlı koşarsa çemberden kurtulacağını sanan bir fare, daha hızlı uçarsa camı kırabileceğini zanneden bir sinek gibi aptalca hesaplar  peşinde koşan bir çift ayak. Ve o ayaklara sarılmış,  her gün giyilmekten saçları beyazlamış ve yüzü çizgi çizgi olmuş,  fabrika günlerini özleyen, sahibinin ruhunu taklit eden bir çift siyah ayakkabı. Sabrının tükendiği anda bağırmak yerine sessiz ve sakin görünen ama bir intikam notu olarak aklına kaydettiği bilinçsiz bir gülümseme takınan binlerce aynı insan.
Yaşamışızdır ve elbet hakkımız yenilmiştir ve biz yenilgiyi kabul etmişizdir. 
Teslim oluyoruz son otobüs kaçta? 

Yorumlar

Popüler Yayınlar